hesabın var mı? giriş yap

  • alex: palmeiras, cruzeiro, parma, fenerbahçe

    # brezilya kupası (1998)
    # copa libertadores (1999)
    # uefa şampiyonlar ligi çeyrek finali (2008)

    * turkcell süper lig : (2005, 2007, 2011)

    hagi: steau bükreş, real madrid, brescia, barcelona, galatasaray

    # avrupa süper kupa (1986, 2000)
    # uefa kupası (2000)
    # uefa şampiyonlar ligi finali (1989)
    # uefa şampiyonlar ligi yarı finali (1988)
    # uefa şampiyonlar ligi çeyrek finali (1991, 1995, 2001)
    # fifa kulüpler dünya kupası finali (1986)
    # uefa kupası yarı finali (1992, 1996)

    * türkiye süper ligi şampiyonluğu (1997, 1998, 1999, 2000)

    valla bence çok şey ifade ediyor.

  • hazırlık maçında kendini yere attığı için eleştiriliyor. e olm, adı üzerinde işte, hazırlık maçı. hazırlanmadan, ligde nasıl atacak kendisini? ayıp ediyorsunuz..

  • galatasaray yerine şampiyonlar ligi'nde mücadele edecek fenerbahçe'yi tercih ettim. (2010) -miroslaw stoch

  • "vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım." diyerek ve savaşa gitmeyerek nasıl bir insan olduğunu,

    "adım peygamberimin adı onu yere yazdırmam"
    diyerek ve yıldızlar geçidinde yıldızını duvara astıracak kadar şuurlu bir müslüman olduğunu

    "kelebek gibi uçarım arı gibi sokarım"
    "alt tarafı bu da bir iş. otlar büyür, kuşlar uçar, dalgalar kumları yalar. ben de insanları döverim."
    "şampiyonlar salonlardan çıkmaz. şampiyonlar içlerinde tutku, hayal ve amaç olan insanlardan çıkar."
    diyerek ve kariyerinde zirvelerde kalarak gelmiş geçmiş en büyük sporculardan olduğunu

    "hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur."
    "rüyalarınızı gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır."
    "ön yargı karanlıkta kalmış olmaktan kaynaklanır. gün ışığı onu arındırır."
    "seni tüketen, önündeki tırmanılacak dağlar değil, ayakkabındaki çakıl taşıdır."
    diyerek bilgeliğini bizlere göstermiş büyük insan mekanın cennet, komşun ismini aldığın peygamberimiz muhammed s.a.v. olsun.

  • adam bitmiş ama canlı yayında bitirildiğini söylüyor, diğeri yalı dairesi evinden güneşin doğuşunu izliyor.

    balyoz'dan ergenekon'dan, khk'lardan bitirilenler yıllarca çocuklarına hasret yaşadı, bir kısmı mezarda, bir kısmı açlık grevinde bilinç kaybı yaşıyor.

    allah herkese bunlar gibi bitirilme versin.

  • gelmiş geçmiş en iyi spiderman filmi olmasının yanında aynı zamanda en iyi süper kahraman filmi olma özelliğini de korumaya devam etmektedir. bu filmin ardından the dark knight ve iron man gibi türe muhteşem filmler armağan edilmiş olsa da hiçbiri, sam raimi nin çektiği spiderman 2 filminin erişebildiği samimiyeti ve özgünlüğü gözümde yakalayamamıştır. 2004 yılında çekilmiş, hala süper kahraman filmleri arasında göz bebeğim olan ve ölene kadar izlemeye devam edeceğim bu filmi diğerlerinden farklı kılan neydi peki?

    diğer süper kahraman filmlerinin aksine bu filmdeki örümcek adam içimizden biridir. örümcek adam, iron man ve batman gibi devasa büyüklükteki evlerde, sayamayacağı kadar çok paranın içinde ne yapacağını bilemeden günlerini geçirmez. kapısı zar zor açılan, tek odalı, ufacık bir dairenin kirasını denkleştirmenin telaşesi içerisindedir. kirasını denkleştirmek için pizza dağıtıcılığından çok sevdiği fotoğrafçılığa kadar ona verilen her işi yapmaya razıdır. örümcek adam, okurken çalışan, bir türlü derslerine vakit ayıramayan, sevdiği kızın tiyatro gösterisine scooter motosikletiyle gitmekten gocunmayan bizden biridir.

    örümcek adam uslanmaz bir romantiktir. sevdiği kız, hepimizin küçükken illa ki başına geldiği üzere onun hem mahalleden hem de okuldan arkadaşıdır. adı mary jane dir ve peter parker dan önce pek çok erkekten hoşlanmıştır. örümcek adam bunların hiçbirini umursamaz. sevdiği kızın birkaç hafta içinde memleketin en popüler adamıyla evleneceğini bildiği halde içinde ufacık bir umutla mary jane'nin ona döneceği günü beklemektedir. aynı zamanda şapşal bir aşıktır. aldığı nasihat doğrultusunda herkesin içinde birdenbire sevdiği kıza ezberlediği şiiri okumaya başlayacak kadar aptaldır da. aptallığı ve şapşallığı, mary jane için beslediği aşkından ve saflığından gelmektedir.

    örümcek adam bir tutunamayandır. girdiği ufak tefek işlerde tutunamaz. yıllardır fotoğraf çektiği gazetede tutunamaz. ufacık bir dairenin kirasını denkleştiremez. sevdiği kıza parası yetmediği için bir demet çiçek dahi alamaz. dehasını üniversitedeki derslerine bir türlü aktaramaz. çok sevdiği may halasına maddi anlamda yardım edemez. çok sevdiği arkadaşı harry'den herkesin ortasında tokat yer ve buna sesini çıkaramaz. sevdiği kıza evlenme teklifi edildiğinde o anı sırf para kazanabilmek için fotoğraflamak zorunda kalır ve oradan uzaklaşamaz. dünyayı dize getirebilecek güçlere sahipken; ona laf eden kimseye elini kaldıramaz, kimseyi kıramaz. gücünü kullandığı tek yer birinin ona ihtiyaç duyduğu zamandır.

    örümcek adam iki arada bir derede kalmış biridir. eski bir polis radyosundan gelen polis çağrıları üzerine ona ihtiyaç duyan insanların yardımına koşarken; aynı zamanda sevdiği kızla evlenme hayalleri kuran sıradan bir insandır. sahip olduğu büyük gücün doğurduğu büyük sorumlulukların altında ezilen bir kahramandır. süper kahraman olmakla bir öğrenci olmak, bir aşık adam olmak, halasına yardım edemeyen bir yeğen olmak, basit bir fotoğrafçı olmak arasında gidip gelmektedir sürekli.

    aynı zamanda tüm zamanların en iyi yazılmış ve oynanmış kötü adamına da sahiptir. dr. otto octavius ve eşi ile birlikte peter parker'ın yemek yediği sahne ne muhteşemdir öyle. hangi süper kahraman filminde dövüşmeden önce kötü ve iyi bu şekilde bir araya gelebilmiş, hoş sohbet edebilmiş ve birbirlerine aşık oldukları kadınları anlatabilmiştir. bir kadını etkileyebilmek için ona şiir okumasını tavsiye edebilecek derinlikte bir kötü adam karakteri bir daha karşımıza çıkabildi mi? çıkmadı elbette.

    daha sayfalarca yazabilir, her bir sahnesini dakika dakika inceleyebilirim. dikkat edin, o harika tren sahnesinden, muhteşem aksiyon sahnelerinden, bruce campbell ın yer aldığı leziz kısa sahnelerden, j.k. simmons ın canlandırdığı harikulade j. jonah jameson karakterinden, kirsten dunst ın o yıllardaki çekiciliği ve güzelliğinden, may halanın bilgece konuşmalarından, örümcek adamın yapılagelmiş en iyi kostümünden ve film boyunca kullanılan dinlemekten usanmadığım o müthiş müziklerden hiç bahsetmedim bile.

  • nsdap'nin(nazi partisi) eli sopalı yarı askeri / paramiliter zabıta teşkilatı.

    mensupları parti bürolarını korur ve toplantılarında zabıtalık yapar,diğer partilerin paramiliter güçleriyle sokak kavgalarına girerdi.

    1919'da kurulan weimar cumhuriyeti'nde her partinin sa'ya benzer şekilde paramiliter zabıta teşkilatı vardı.bir partinin barış zamanı bir demokraside yarı askeri bir teşkilata sahip olması kulağa çok absürd geliyor değil mi?peki almanların hepsi kafayı mı yemiş ki her parti kendisine yarı askeri bir zabıta teşkilatı kurmuş.normal bir demokraside hayal etmesi dahi imkansız olan bir durum.meseleyi anlamak için öncelikle birinci dünya savaşı sonrası almanyasını incelemek gerekiyor.

    almanya birinci dünya savaşını kaybedip versallies anlaşmasını imzalayınca ülke kendini bir anda kaosun ve istikrarsızlığın,açlığın ve yüksek enflasyonun içinde buldu.barış anlaşmasının şartları çok ağırdı.devasa bir savaş tazminatı,büyük toprak kayıpları ve alman ordusunun 100 bin asker ile sınırlandırılması şeklinde bir takım şartlar vardı. derhal önlem alınması gerekiyordu.bu istikrarsızlık ve karışıklık ortamında savaşın sorumlusu olarak kabul edilen monarşi alman parlamentosu tarafından lağvedildi,imparator kaçtı ve cumhuriyet ilan edildi.ancak cumhuriyetin ilan edilmesi sorunları çözemedi.önce rusyada gerçekleşen bolşevik devriminden güç alan bir takım komünistler ihtilal girişiminde bulundular ve ülkenin çeşitli yerlerinde silahlı isyan başlatıp kurtarılmış bölgeler oluşturdular(bkz: ruhr kızıl ordusu) (bkz: bavyera sovyet cumhuriyeti).yeni cumhuriyet bu tip kalkışmalara hızla karşılık verdi ve komünistler bir takım eski askerin kurduğu milis teşkilatlarının desteğiyle süratle ezildi (bkz: freikorps)(bu milis teşkilatları oldukça önemli). ancak komünist isyanlar bastırıldıktan sonra bu sefer monarşistler bir darbe teşebbüsünde bulundu(bkz: kapp darbesi).bu darbe de bin bir güçlükle bertaraf edildi.bu darbenin üzerinden biraz daha zaman geçtikten sonra bu sefer de naziler ve diğer aşırı sağcı gruplar bir darbe teşebbüsünde bulundular(bkz: birahane darbesi).herkes almanyanın kendi politik vizyonlarına göre yönetilmesini istiyorlardı.ancak bu bilek güreşinden cumhuriyetçiler(ve onların en önde gelenleri olan sosyaldemokratlar/spd) galip çıktı.

    tüm bu darbe ve isyanların sebebi ülkenin çeşitli ideolojik gruplar arasında bölünmesi ve birinci dünya savaşının getirdiği yıkım ve güvensizliğin oluşturduğu nefretin artık insanları bir arada tutamamasıydı.neredeyse her parti dünya görüşü ve devlet algısı birbirlerinden o kadar farklıydı ki(bir tarafta imparatorun geri gelmesini isteyen monarşistler ,bir tarafta cumhuriyet taraftarı sosyaldemokratlar ve muhafazakar merkezciler,diğer tarafta sovyetler örnekliğinde devlet kurmak isteyen komünistler ve öbür tarafta otoriter bir ırk devletini savunan naziler) bu tarafların ortak bir zeminde buluşmaları imkansız hale geliyordu.bu durumun oluşturduğu güvensizlik ve hiç bir siyasi hareketin kendi güvenliğinden emin olamaması durumu ayrıca versailles anlaşması çerçevesinde alman ordusunun asker sayısının 100 bin ile sınırlandırılması ve ordunun ağır silah sahibi olmasının yasaklanması ve bu durumun getirdiği bir otorite boşluğu her partinin olası bir durumda silahlı bir milis gücüne dönüştürebileceği yarı askeri paramiliter gruplara sahip olmayı istemesine neden oldu.

    almanya kendini ülkenin çeşitli grupların elinde kurtarılmış bölgelere ayrıldığı ve her partinin paramiliter grubunun sokakları terörize ettiği,kendinden olmayanları tartakladığı bir atmosferin içinde bulmuştu ve bu durum elbette böyle devam edemezdi.1929 ekonomik buhranı ile tablo almanya için artık bir iç savaşın kaçınılmaz olduğu bir politik denkleme doğru evrimleşmeye başladı.1930 seçimlerinde her ikisi de oldukça radikal fikirlere sahip olan naziler ve komünistlerin toplam oyu yüzde 32 iken 1932 seçimlerinde bu oran yüzde 52'ye çıkmıştı.klasik sağ ve sol partiler düşüşe geçmişken radikal sol ve sağ partiler yükselişteydi.bu radikalleşmenin devamı sonucunda bir iç savaşı kapıda gören ordu ve ordu ile arası iyi olan politikacılar güruhu (von papen ve hindenburg - monarşist - milliyetçiler) mecburen politik gruplardan biriyle işbirliği yapmayı ve gücü paylaşmayı seçtiler ve bu grup kendi dünya görüşlerine göre kabul edilmesinin en ufak bir ihtimali dahi olmayan komünistler ve kızıl cephe olmadı.ırkçı ve otoriter nazileri seçtiler.sonrası malum.

    diğer partiler ve paramiliter grupları;

    solcular;
    (bkz: almanya komünist partisi) (bkz: kpd)
    (bkz: roter frontkaempferbund)

    (bkz: spd) (bkz: almanya sosyaldemokrat partisi)
    (bkz: reichsbanner schwarz-rot-gold)

    sağcılar
    (bkz: dnvp) (monarşist - milliyetçiler)
    (bkz: stahlhelm)

    (bkz: nsdap)
    (bkz: sturmabteilung)

  • en iyi olmak estetikle alakalı ise ronaldinho gelmiş geçmiş en iyi futbolcu olurdu.

    bu adam inzaghi'den beleş golcü pozisyon alması + fenomen ronaldo'dan bitiricilik + ibrahimoviç'ten de fizik almış. hile gibi bir şey.

  • ofsayttan gelen antalyalı futbolcu galatasaraylı futbolcunun 1’e 1 markaj yaptığı takım arkadaşına perdeleme yaparak avantaj sağlıyor. (aktiflik) takım arkadaşının markajsız rahat bir kafa vuruşu yapmasına sebep oluyor.

    çok açık ofsayt.

    edit: bunu gol verirseniz oyun değişir. herkes 3 tane futbolcusunu pasif alana gönderir. atış kullanılırken rakip savunmaya hepsi gelip perdeleme yapar, aradan bir futbolcunuz çıkar golü yapar. bunun tartışılacak bir yanı yok. açık ofsayt.

  • neden iphone alıyorsun diye sorulduğunda verilen cevaplardan biri "değer kaybetmiyor."

    bakalım değerlendirelim. 2019 yılı sonunda yeni telefon almanız gerekti diyelim. o dönemde orta halli güncel bir android telefon (redmi note 8) 300 dolar(1700 tl civarı) onun yerine güncel iphone 11 almak isteseniz 128gb olan için 1350 dolar (7.750 tl) ödemeniz gerekmekteydi.

    diyelim ki telefonu aldınız. 3-4 yıl sonra telefon yenilemek istiyorsunuz. değer kaybetmeyen telefonu bugün satmak isteseniz 11 bin tl civarına anca satarsınız. tl bazında karınız 3250 tl iken dolar bazında zararınız ise 765 dolar. nihai olarak elinizde 584 dolar olacak.

    onun yerine madem yatırım odaklı düşünüyoruz 1350 dolar paramız var iken 300 doları telefona verip kalan 1050 dolara apple hissesi alsak 17.21 adet apple hissemiz olurdu. bugüne geldiğimizde eski telefonunuzu satmak isteseniz 1000 tl'ye anca satarsınız. tl zararınız 700 tl dolar zararınız yaklaşık 250 dolar. nihai olarak hisseleri dolara çevirince elinizde 2210 dolarınız yani 41.614 tl olacaktı.

    not: iphone 11'in bugün 11bin tl etmesi vergiler sayesinde. 1000 dolar olan telefon burada 2000 dolar olduğundan dolayı 2.el değerler yükseliyor. eğer ekstra vergi geçirilmeseydi 2.el i11 5-6 bin anca edecekti.